Küçük Işığı Dünya'yı Aydınlatan Kibritin Tarihi

Küçük Işığı Dünya'yı Aydınlatan Kibritin Tarihi

Ateşin bulunması insanlık tarihinin en önemli adımlarındandır. Doğa şartlarına mahkum olan insan, ateş ile birlikte yemeğini pişirme, yaşayacağı yer konusunda daha fazla seçenek sahibi olmaya ve sert doğa koşullarına kaşı daha korunaklı olmaya başladı. Yine de yeterli bilgi birikimine sahip olmamaları sebebi ile insanlar için bu dönemde ateş yakmak pek o kadar da kolay bir iş değildi. Taşınabilir, güvenilir ve her zaman işe yarar bir ateş yakma yönteminin ilk örneği milattan sonra 5’inci yüzyılda Çin’de bulunmuştur. Ucu sülfür ile kaplı tahta çubuklar ateş yakmayı hızlandırsa da yine de bugünkü kimyasal kibritler gibi kendiliğinden tutuşmuyorlardı.

Ucunda uygun bir yanıcı madde bulunan küçük bir çubuğun kırmızımtırak bir şeride sürtülmesi ile yanması ateş yakmanın çok basit ve temel bir yöntemi gibi gelse de bugün bildiğimiz anlamdaki kibritin bulunması ve kullanılması 19’uncu yüzyılı bulmuş ve tahmin edilenin aksine çakmak kibritten önce icat edilmiştir.

Kibritin temellerini aslında tüm hayatını çeşitli maddelerden altın yapamaya adayan simyacı Hennig Brandt’ın saf fosforun özüne ulaşması ve bunun yanıcı özelliklerini test etmesi ile başladı. Simya deneylerinde bu maddeyi kullanmayı bıraksa da maddeye ilişkin aldığı notlar kibritin icadı için fosforun yandığındaki ışığı kadar parlak bir ışık yakacaktı.

Bildiğimiz anlamdaki ilk kibrit denemesi 1805 yılında Jean Chancel tarafından gerçekleştirildi. Bu kibrit kendiliğinden yanıyordu ancak ucu potasyum klorat, sülfür, şeker ve kauçuktan yapılan bu kibritin kendiliğinden yanması için içinde sülfirik asit bulunan bir asbest şişeye daldırılması gerekiyordu ki bunun sonucunda kullanan kişinin yüzüne zehirli gazlar ulaşıyordu. Pek pratik ve sağlıklı olmayan bu kibritlerin kullanımı yaygınlaşmadı.

Bugün kullandığımız anlamda kibrit icat edilmeden yaklaşık 10 sene önce, 1816 yılında Alman kimyager Wolfgang Döbereiner tarafından döbereiner lambası denen ilk çakmak icat edildi. Ancak bu çakmak küçük ve pratik değildi. Yıl 1826 olduğunda ise uzun süredir kolay bir şekilde ateş yakmanın yolunu bulma konusunda ilgili olan kimyager ve eczacı John Walker tarafından bugün bildiğimiz kimyasal kibrit icat edildi. Her ne kadar çabuk tutuşabilen maddeler hakkında o güne kadar yapılmış araştırmalar söz konusu olsa da bu maddede başlayan yanmanın ince bi tahta çubuk gibi yanıcı bir yüzeye yavaşça geçerek yanmasını sağlayan bir yöntem bulunamamıştı ve bunu John Walker başardı.

Ne var ki bu kibritlerde kullanılan beyaz fosfor sağlık için, özellikle kemikler açısından önemli riskler taşıyordu. Öyle ki bir paket kibritte kullanılan fosfor bir insanı öldürebilecek güçteydi. Öyle ki halk arasında kibrit uçlarını yemek bir intihar yöntemi olarak yaygınlaşmaya başlamıştı. Beyaz fosfor "fosfor çenesi" olarak da anılan bir çene anomalisine sebep oluyordu.

Phossy Jaw

Beyaz fosforun kullanımının sonlandırılması için gösteriler yapılmaktaydı. Bu da yeni bir gelişmeyi sağladı. 1844 yılında İsveçli Gustaf Erik Pasch kırmızı fosforu kibritin başında değil kibritin sürtülerek yakıldığı kartonda kullanmayı geliştirdi. Bu sayede kibrit başlarında beyaz fosfor kullanımına da gerek kalmadı. Bugün kullandığımız “safety matches” denen emniyetli kibritlerde kibriti yakmak için kullandığımız kartonda cam tozu, kırmızı fosfor, is; kibrit başlarında ise potasyum, çok az miktarda sülfür, nişasta ve tutkal yer almaktadır.

Siz de çocukluğunda ucu kahverengiden başka renk kibrit görüp sevinenlerdenseniz bir dahaki kibrit yakışınızda kendisi minik ancak hayatımıza getirdiği kolaylık çok büyük olan bu keşfin tadını çıkarmayı unutmayın.

İrem Pamuk

Yazmaya olan ilgisini tarih, müzik, sanat ve edebiyat sevgisi ile birleştiren hukukçu.