
Aynalar Algıları Sınarsa: Felsefe
Gerçeklik atadığımız şey algılarımız mıdır yoksa yaşadıklarımız mı?
Yaşadıklarımız, yaşamak istediklerimiz, hiç yaşamadığımız olaylar hatta düşünebileceğimiz her şey; önce birkaç defa yankılanır beynimizde algıya dönüşene kadar, soğrulur da soğrulur kafatasımızda. İlginçtir, sinir sisteminin olağanüstü hızıyla gerçekleşen bu durumun değerlendirilmesi de sinir sistemiyle yapılır. Bu, iki özdeş düzlem aynanın karşı karşıya yerleştirilmesi gibi bir durumdur. Oluşan görüntüler ilk başta ilginizi çekmesine rağmen bir süre sonra kafanızı karıştırmaya başlar, gördüklerinizi sorgulamadan edemezsiniz ki durumu anlamak için kendinize birkaç soruyla yüklenirsiniz. Bu soruları kendinize sormadan önce ben size birkaç soru sormak isterim: Soracağınız soru, aynalar hakkında mı yoksa algılayışınız hakkında mı? Eğer aynalar hakkındaysa kabul edebileceğiniz mantıklı açıklamalar bulabilirsiniz ki zaten buna bilim diyoruz. Eğer algılar hakkında sorgulama yapmaya kalkışırsak bu sefer felsefenin sınırlarına girmeye başlarız.
Algılarımızı ancak algı merkezimizle sorgulayabilirken nasıl olur da bizi tatmin edebilecek cevaplar bulabiliriz ki? Örnek vermek gerekirse bir rüya gördüğünüzü düşünün ve bunun "yalnızca gelip geçen bir rüya" olduğundan haberiniz yok; onu benimsiyor ve içselleştiriyorsunuz, o an sizin için her şey gerçek öyle değil mi? Ardından bir ses, "YEMEK HAZIR!" anneniz sizi kahvaltı için uyandırdı. Artık benimsediğiniz ve gerçeklik atadığınız hayat rüyanızdaki hayat değil. Üstelik uyurken saatler boyu sürdüğünü sandığınız o maceranız ne sandığınız kadar uzundu ne de sandığınız kadar gerçekti(?). Şu an benimsediğiniz hayatta ise birazdan okula gitmek için yemek yemeniz ve hazırlanmanız gerekecek. Evet, rüyanızda yaşadığınız bütün o duygular ve değişen gerçeklik algınızın sebebi beyninizdi. Tıpkı uyandıktan sonra da olduğu gibi. Peki, ya şu anda da bir rüyadaysak bunu kanıtlayabilir miydik? Ya değilsek, bunu söyleyebiliyor olmamız için de en azından birkaç veriye ihtiyacımız yok mu? Ne yani biz var mıyız, yok muyuz? Kim bilir belki de sonsuzlukta uzanan ayna görüntülerinden sadece bir tanesiyizdir.
"Ne yani bu duruma bir cevap bulamıyorsak sorgulamanın ne anlamı var, ne anlatıyorsun bize?" diye soruyorsanız tebrikler, felsefe yapma yolunda ilk adımı attınız! Çünkü felsefede aslolan cevaplamaktan ziyade soru sormaktır.
Evet, tüm mesele yolun sonu olmadığını ,mutlak cevaplar bulamayacağınızı, bile bile yürümek hatta ayaklarınız kanayana kadar koşmak.
Dilerseniz bu durum için "Felsefe yapmak zor iş!" de diyebilirsiniz elbet.