Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerine

Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerine

İsmiyle oldukça ilgi çeken bu kitabın 2018 Nobel Edebiyat ödülllü yazarı Olga Tokarczuk yazım dili ve hissettirdikleri ile bende hayranlık uyandırdı.

Sadece bir polisiye olmakla yetinmeyen kitap, aynı zamanda derin bir felsefik roman benim nezdimde. Aynı zamanda pastoral bir karakomedi.

Son 10 sayfaya kadar katil hakkında zerre kadar renk vermiyor. Ve bence şimdiye kadar okuduğum en iyi hayvan hakları savunucusu kitap.

Polonya’nın Çekya sınırında bir ücra bir kasabada yaşayan Janina isimli eskiden harika bir kariyere sahip ama artık kasabada haftada bir kaç saat öğretmenlikle ve astroloji ile ilgilenen (çok ileri bir ilgi düzeyi bu) bir kadının ağzından anlatılıyor hikayemiz.

İsimlerin kişileri yansıttığının çok az görüldüğünü düşünen ve bu yüzden kişileri onlarda dikkatini çeken ilk şeyle isimlendiren Janina, komşularına Garip,Koca Ayak, Muhteva, Müjde gibi takma isimler takıyor.

Komşusu Garip’in bir gün evinde ölü bulduğu Koca Ayak için kendisinden yardım istemesi ile başlayan hikaye kitabın sonuna dek sizi merakta bırakacak kadar sürükleyici.

Kitap hakkında içerik ile ilgil fazla spoiler vermeden bırakmak istiyorum yorumu burada. Kanımca yeterince övdüm kitabı. Okumaya değer derim.

Ruhunuza şifa olan kitaplarla kalın efendim…