
Elif şafak – Siyah Süt
Kitap, yazarın bindiği bir vapurda yanında oturan çocuk ve hamile olan bir hanımefendiyle yaptığı yolculuk ile başlar. İlerleyen kısımlarda ise annelik ve yazarlık üzerine yoğurulmuş fikirleriyle bu otobiyografik roman oluşumunu sağlar.
Bir gün adalet Ağaoğlu’na gider. Kendisine sorulan, annelik-yazarlık sorularında kafasında bir cevap oluşturmaya çalışırken parmak hanımlarla tanışır. Bu parmak hanımlar “Benistan Ülkesi”nin şahısları yani yazarın iç dünyasında yaşattığı türlü kadın rolleridir ve kitapta bunları biz okuyuculara yansıtır. Yazarın yaşadığı bu annelik isteği, hormonlarla verdiği mücadale duyguları oldukça yoğun tutulmakta. Yazar bir kadın olarak ayrı, bir anne olarak ayrı, ve bir edebiyat düşkünü olarak ayrı perspektiflerden anlatmış görüşlerini. Burada yansıttığı duygular ne yazık ki bana pek tat vermedi ve kitabı yaşayamadım, daha çok bir deneme gibiydi. Hatta oluşturulmuş bir taslağın düzenlenmeden basılmış halini okuyormuş gibi hissettirdi. Kitapta beğendiğim tek nokta ise oldukça fazla kadın yazarın yaşamından izler bırakmasıydı Virginia Woolf, Sevgi Soysal, Simone de Beauvoir…
Kitabın bana neredeyse hiç hitap etmediğini ve yazarlada uzun bir süre daha karşılaşmayı düşünmediğimi söyleyerek sözlerimi burada bitiriyorum. Sağlıkla ve kitaplarla kalın.