
İtiraflarım – Tolstoy
Hayatın anlamını sorgulayan, Tanrı’nın ne olduğunu çözmeye çalışan, varoluş sancıları içerisinde sürekli kıvranıp duran, okuyucuyu felsefi düşünmeye sevk eden yazar Tolstoy; bu kitabında kendini anlatıyor, aslında bir nevi otobiyografik bir kitap.
Tolstoy, aslında toplumsal statü olarak değerlendirildiğinde oldukça üstün bir şahıs iken hayatını sürekli anlamsız ve eksik bularak eleştiren, anlam kazandırmaya çalışan bir kişilik. Hayatı sorgularken bazı şeylerin bilincinde olmanın acı tarafını keşfediyor ve içinde bulunduğu sosyal sınıfın yaşantısına yabancılaşıp sıradan sıradan insanların yaşantısına uymaya çalışıyor.
Kitap 1880 yılında, Tolstoy 51 yaşında iken yazılmış fakat dinsel inançları sorgulayan bir içeriğe sahip olduğu için 1984 yılında yasaklanmıştır. İçerik bakımından bizlere çocukluk dönemindeki inancından yazdığı döneme kadar olan inancının nasıl şekillendiğini anlatmakta.
İlk olarak çocukluğunda nasıl bir inanç içerisinde yaşadığını, çevresindeki ahlak düzeyini anlatıyor daha sonra gençlik dönemlerinde bu inançtan nasıl uzaklaştığını toplumun inanç bakımında yaptığı eylemlerin kafasına yatmadığından bahsediyor. Bu inancından koptuktan sonra amacı daha çok içinde bulunduğu yaşantısını güzelleştirmek amacıyla tekrar kuruluyor, zenginlik, şöhret vb. olguların peşinden koşan bir hal alıyor. İnançlarından uzaklaştığı dönemde kafasına bir soru takılıyor “Ben neyim ve niçin yaşıyorum?” Bu sorunun cevabını bir türlü bulamadığı için kafasındaki bu soruyu sürekli olarak erteleyip şöhret sahibi hayatına devam etmeye çalışıyor. Sürekli sürekli ertelendiği bu soru gün geçtikçe ona daha ağır gelmeye başlıyor ve artık buna kesin bir cevap bulmak istiyor. Sırf bu sebepten Tolstoy hayatının bir dönemimde gerçekten intihar etmek istiyor ve bunun kalıcı bir çözüm yolu olduğunu düşünüyor. Hayatının bunca zamanına kadar kendini yaşamın somutluklarına adayan Tolstoy, artık yoğun bir araştırmaya giriyor ve kendini felsefeye ve hayatın amacını çözmeye adıyor.
Hayatın anlamını birçok bakımdan ele alıyor örneğin; o dönemim felsefecileri ile konuşuyor, bilimsel yasalar ile bir açıklık getirmeye çalışıyor, geçmiş dönemin düşünürlerinin fikirlerinden ilerliyor –bu kısımda Shopenaure ile karşılaştığıma o kadar sevinmiştim ki bütün düşünürler bir yana Shopenaure’un bende özel bir yeri vardır kendi fikirlerini onun düşünceleri ile tasdiklemesi çok hoşuma gitti- O dönemin ortalama kesimindeki insanlarına bakıyor ve bu inancı yaşamadan çözemeyeceğini anlıyor bu sebepten dolayı tekrar inancına dönüyor, dini yaşarken sorgulamaya devam ediyor.
Tolstoy hayata sadece kendisinin değil toplumun gözünden bakan koca bir düşünür. Okuyan herkesin içinde illaki kendinden bir şeyler bulacağına eminim. Kendisini tüm açıklığıyla bu kadar ağır eleştirmek her insanın harcı değildir ve bunu çok başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş tek kelimeyle bayıldım!
Bu gün sizlerle Tolstoy’un İtiraflar kitabını incelmeye çalıştım umarım faydalı bir içerik olmuştur. Sağlıkla ve kitaplarla kalın.