Jack London – Vahşetin Çağrısı

Jack London – Vahşetin Çağrısı

Merhabalar!
Bu gün, 1903 yılında yayımlanan ve Londra’da en çok okunan kitaplardan birisi olan Vahşetin Çağrısı ile geldim.
Buyurun biraz da konusuna değinelim.
Kitabın ana karakteri, Buck isminde evcil bir köpek. Evinde mutlu, huzurlu bir yaşam sürer iken aniden kaçırılıyor ve daha sonra satılıyor. Satıldıktan sonra hayatı bir anda değişiyor çünkü doğanın ve vahşetin tam ortasına düşüyor. Henüz adapte olmadığı zorlu şartlar yetmezmiş gibi birde satın alan sahipleri onu -belki de bir köpeğin yapabileceği en zor iş olan- kızak köpeği olarak kullanıyor. Evil bir köpek olan Buck, haliyle ilk başlarda bu kaldığı vahşet ortamında afallıyor fakat sonra gittikçe duruma alışıyor. Kitabın çoğunluğunu kapsayan kısım ise; Buck’ın kendini sahiplerine ve diğer köpeklere karşı koruması, haksızlıkları önleme çabasıyla geçiyor. Sahipleri, köpekleri ticari bir amaç uğruna kullanıyor ve zaman zaman hor davranıp, eziyet çektirebiliyor. Hatta bu kitapta “sopaya sopa, dişe diş” kanun ile anlatılıyor. Kısacası Buck, alışılmadık yaban köpek hayatındaki vahşete karşı savaş veriyor.
Jack London bu vahşeti kitabında bir köpeğin perspektifinden anlatıyor ama aslında insanlığın durumunu da bir köpeğin gözünden ortaya seriyor.

Kitap ile ilgili anlatabileceğim şeyler bu kadardı. Beğendiyseniz bunu belirtirseniz çok mutlu olurum, eksik gördüğünüz kısımlar varsa da muhakkak bildirin. Sağlıkla ve kitaplarla kalın.

Elif TEKYILDIRIM

Edebiyat ve felsefe tutkunuyum. Zihnimi kitaplarla dolu bir kara deliğin içerisinde kaybulmuş olarak tanımlıyorum. Astronomiye ve mitolojiye ilgi duyarım. En büyük korkum ömrümün okumak istediğim kitaplara yetmeyeceğidir. Düşüncelerimi insanlarla paylaşmaktan zevk alıyorum ve bu yüzden buradayım.