
Orhan Pamuk – Kırmızı Saçlı Kadın
Kitabın başlıca karakteriz 1980’li yıllarda lise öğrencisi olan Cem’dir. Eczacı olan babasının, bir gün ansızın ortadan kaybolması ve annesinin; babasının bir daha hiç gelmeyeceğini söylemesi üzerine yalnız kalan Cem, para kazanmak için bir usta ile kuyu kazma işine girer. Bir arsada kuyu kazma işinde çalışırken ara sıra yakınlardaki kasabaya gidip gelirler. Bu kasabada gördüğü genç ve kırmızı saçlı kadını aklından çıkaramayan Cem, bu kadının hayatının seyrini nasıl değiştireceğini bilmeden ona karşı hisler beslemeye başlar. Daha sonra başına gelen bir olay sonucu kırmızı saçlı kadını da geride bırakarak kendisine bambaşka bir hayat oluşturur. Bir gün bu geride bıraktığı hayattan bir mektup alır ve işler tahmin edemeyeceğiniz boyutta değişir...
Kitap baştan sona bir bilinmezlik ve heyecan doluydu bence. Sürekli sonunu merak ettiren kitaplara bayılıyorum ve bu kitap da onlardan birisiydi. Kitapta yazarın araya mitolojiyle ilgili şeyler katması, mitolojiden yararlanması da hoşuma giden bir detaydı. Kitap aynı zamanda İran destanı Şeyhname ve Yunanlılara ait Kral Oidipus üzerine şekillenmiş. Kitabı okumaya niyetli olanlar varsa eğer bu bahsettiğim iki destan hakkında bilgi sahibi olup ardından okursa kafalarında daha fazla şeyin netleşeceğine inanıyorum. Kitabın genel anlamda dönemin tarihini yansıtışını, destanların dahil oluşunu çok beğendim. Yazarken oldukça araştırılmış bir kitap olduğunu belli ediyor ve bu yönüyle de çok başarılıydı.
Bu kitap için söyleyebileceklerim bu kadar, sağlıkla ve kitaplarla kalın.