
Stefan Zweig – Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
💫Sanırım şimdiye kadar okuduğum Zweig kitapları arasında en az beğendiğim bu oldu. Beğenmemekten kastım kitabın dili veyahut karmaşık olması vs. değildi, ben kitaptaki olayı beğenmedim. Bir kadının bir adama hastalık bu diyebileceğimiz derecede aşık olması sonucu tüm hayatını bir hiçe adayıp, kendini feda etmesi desteklediğim bir olay değil. Zweig gibi bir yazardan daha güçlü bir kadın karakter beklerdim açıkçası fakat bunu rağmen dili ve anlatım tarzı oldukça açıktı.
💫Şimdide kitabın olay örgüsünden biraz bahsedeyim
Kitapta ünlü yazarımız R. Viyana’ya dönüyor ve eline bir mektup ulaşıyor. Kitabın adından anlaşılacağı üzere mektubun yazarı bilinmeyen bir kadın. Bu mektupta kadın adama olan aşkını anlatıyor ‘sana, beni asla tanımamış olan sana’ diye başlıyor, kadın adama hastalık boyutunda aşık ve hayranken adam bunun farkına asla varmıyor, defalarca karşılaşmalarına rağmen adam asla kadını tanımıyor. Hatta kadının adamdan bir çocuğu da var adam bunu bile mektup sayesinde öğreniyor fakat öğrenmesine rağmen artık her şey çok geç ve kadın mektubu yazarken çocuk çoktan ölmüş oluyor. Çocuk aslında kadını hayatta tutan tek şeydir çünkü delicesine bağlı olduğu adamda ona kalan da tek şeydir. Kadın oğlunun ölmesi sonucu bu mektubu yazma kararı alıyor fakat mektubun ölmemesi durumunda adama verilmesini istemiyor anlayacağınız o ki biz kitapta bu kadının mektubunu okurken aslında mektubunun yazarı olan bilinmeyen kadın artık ölmüş oluyor. Adam mektubun sonunda kadını hatırlamaya çalışıyor fakat gözünün önüne asla net bir şey gelmiyor sanki bir rüya görmüş ve sonrasında uyanmış gibi oluyor ve kadını mektupta da olduğu gibi asla hatırlamıyor.