
Yeraltından Notlar – Dostoyevski
Dostoyevski’nin aslında bu kitaptan önce yazdığı birçok eseri var fakat genelde herkes ilk bu kitabın okuması gerektiğini söylediği için bende bu kitapla başlamak istedim. Bu kitabı yorumlamak oldukça zordu. Kitap harikaydı ama benim bunu anlatmam zordu. Umarım açıklayıcı ve beğeneceğiniz bir anlatım olur, keyifli okumalar.
Kitap nicel olarak küçük ama içerisinde kocaman bir yeraltını barındırıyor. Burada yeraltı olarak kastedilen aslında yalnızlık. Kitap kırk yaşında yalnız olan emekli bir memurun sanki bir seminer konuşması edasıyla yazılan bir öyküsüdür (burada seminer kelimesini kullandım çünkü daha önce birçok seminer dinledim ve de seminer konuşmacıları da çoğunlukla kendi anlatır, kendi sorusunu kendi sorar ve yine kendi cevaplar. Kitabın ilk kısmı olan yeraltı da aynen bu şekildeydi). Kitapta kendi anılarını, hikayelerini anlatan anlatıcı insanları ben ve ötekiler olarak ikiye ayırmıştır. Bu ayırma zaman zaman kendini ötekilerden küçük görerek, zaman zaman da kendini ötekilere göre çok daha üstün görerek olan bir ayrımdır ( anlatıcı burada tıpkı bir ikizler burcu gibi aslında. Sizlere yanlış bir bilgi vermemek adına kitap adına birkaç eleştiri de izledim ve eleştirmenler anlatıcıda bir bipolar bozukluk olduğunu düşünmektedir).
Sulusepkenle ilgili ikinci bölümde ise ilk kısımdaki bize yansıtılan karakterin birazcık daha sosyal çevresine giriyoruz denebilir. Burada kişinin gençliğine ait üç farklı anısını okuyoruz aslında. Bunların ortak noktası ise sürekli bir intikam alma iteği. Bu intikamı alma yolları aslında sizin aklınıza getirdiğiniz gibi maddi veya manevi bir intikam değil, ona göre intikam aslında bir şeref meselesi. Hatta okurken görüyoruz kitabın bir kısmında intikamını sadece yolda yürürken intikam alacağı kişiye yol vermeyerek yapıyor. Aslında bizim bunu oldukça basite indirgediğimiz şeyi o çok uzun bir zaman diliminde tasarlıyor çoğu kez başarısız oluyor. Son anlattığı kısımda aslında hiçbir suçu olmamasına rağmen yaşadığı bütün şeylerin intikamını bir kızdan alıyor. Burada kendini biraz daha masum tanımlıyor aslında. İçinde yatan iyiliği dışarı çıkaramadığını bu yüzden ona o şekilde davrandığını söyleyerek kendini aklıyor ve suçsuz ilan ediyor.
Kitap genel anlamda bu şekildeydi. İçeriğinde zaten bazı yerlerde yalan söylediğini, bazı yerlerde kendini açıkça ifade etiğini belirtiyor yazar. Hangi kısımların doğru olduğunu hangi kısımların olmadığını anlamak amacıyla aslında uzunca bir Dostoyevski araştırması yaptım ve bu gerçekten çok keyifliydi benim için. Kitap adına söyleyeceklerim bu kadardı, sağlıkla ve kitaplarla kalın.