Bazilika Nedir ?

Bazilika Nedir ?

Bazilika, eski dönemlerde mimari faaliyetler sırasında kullanılan bir yapılaşma türüdür. Belirli dönemlere göre bazilika teriminin kullanımında da farklılıklar söz konusu olmuştur. Hristiyanlık öncesinde, bu terim genellikle toplanma yeri anlamında kullanılır. Toplanma yerinden kasıt dini bir maksat olmadan gündelik sebeplerle bir araya gelinen alandır.

Hristiyanlığın erken dönemlerinde ve Orta Çağ zamanlarında ise kilise olarak bazilika ifadesi kullanılmıştır. Burada kast edilen kilise ise yan geçitli olanlardır. Bazilika planına sahip yapılara özellikle Gotik Dönem’de yaygın olarak rastlanır. Bazilika kendi içerisinde farklı türlere ayrılır. Bunlar:

  • Merkezi planlı olanların planı kare ya da çokgen şeklindedir. Merkez planlı yapıların üzerinde kubbe bulunur. Küçük Ayasofya Cami bu tür yapılara örnektir. 
  • Kubbeli bazilika, kubbeyle kapatılan yapılardır. Ayasofya ve Aya İrini bu tür yapılara örnektir. 
  • Haç vari plan tipli olan yapılarda, dört ayaklı kubbe vardır. Kubbebin etrafında farklı mekânlar bulunur. Bu tür yapılar genellikle Anadolu’da ve İstanbul’da yer alır. 
  • Düzme bazilika, tepe ışıklandırma penceresi olmayan yapılardır. Bu yapılarda narteks ve apsit vardır. 

Transept karesi ölçü birimine göre şekillendirilen bazilikalar, oldukça görkemli ve ilgi çekici bir yapıya sahiptir. Günümüzde bu ilgi çekici mimariye sahip yapılara birçok ülkede rastlamak mümkündür. 

Bazilika Ne Anlama Gelir ?

Bazilikanın anlamı değişkenlik gösterse de ilk olarak davalara bakılan yer anlamında kullanıldığını söylemek mümkündür. Atina’da pazar yerinde hâkim Basile’nin davalarına baktığı yer, bazilika olarak adlandırılmıştır. Eski Roma döneminde de adli yapılar için bu ifade kullanılmıştır. 

https://gotharch935123840.wordpress.com/2020/12/10/gotik-mimaride-bazilikalar/

 

İki sütunlu, büyük ve küçük salonları olan dikdörtgen kiliseler bazilika olarak tanımlanır. Bazilika tarzı yapıların ortaya çıkışı aslında geniş kamu binalarına duyulan ihtiyaçla alakalıdır. Davalar sırasında hem izleyicilere hem de davacılara uygun alanlara ihtiyaç vardır. Aynı zamanda hâkimlerin de rahatça davalarını görmesi gerekir. 

Bunun için uygun alanlar tasarlanması sürecinde bazilikalar meydana gelmiştir. Böyle bazilikalarda sunak, apsit gibi kısımlar bulunur. Bazilika Ulpia yargılamaların yapıldığı bu tür yapılara iyi bir örnektir. 

https://www.flickr.com/photos/profzucker/15907672666

Bazilikaların da yargılama süreçleri için yetersiz olması, kilise olarak kullanılmalarına neden olmuştur. Bunun bir diğer nedeni de bazilikaların içerisinde çok sayıda dini sembol bulunmasıdır. Bu semboller zamanla bazilikaları kiliseye çevirmiştir. 

DÜNYADAKİ EN ÖNEMLİ BAZİLİKALAR HANGİLERİDİR ?

Dünyadaki en önemli bazilikalar, gerçekten görülmeye değer mimari bir yapıya sahiptir. Özellikle kültür turizmine meraklı olanlar bazilikaları gezebilir. Bazilikaları gezerken biraz mimari bilgiler edinmekte de fayda vardır. Örneğin bazilikanın parçalarını öğrenerek yapıları inceleyebilirsiniz. Bu parçaların neler olduğundan şu şekilde bahsedilebilir:

  • Latin haç planlı kiliselerdeki kollara transept adı verilir.
  • Kilise şeklinde olan bazilikalarda çokgen görünümünde olan kısım apsist olarak ifade edilir.
  • Nef-Sahın kiliselerdeki uzun bölümdür. Bu bölüm tepe pencereleri aracılığıyla aydınlatılır. 
  • Erken Hristiyanlık döneminde kiliselerin giriş kısmı narteks olarak adlandırılır.
  • Vaftiz olmayan kişilerin beklediği sütunların yer aldığı alan atriyum olarak adlandırılır. 

Berlin Katedrali

Berlin Katedrali, tarihi 1700’lü yıllara dayanan bir yapıdır. Barok tarzında olan bu yapı belirli dönemlerde yeniden tasarlanır. Modellenmesi 1822 yılında yapılan eser, 1894 yılında yıkılır. Yıkılma emrini veren II. Wilhelm’dir. Wilhelm, bazilikanın yıkılmasını ve yeniden yapılmasını talep eder. 

https://www.flickr.com/photos/jlascar/4472159392

1905 yılına gelindiğinde yeni haline kavuşan Berlin Katedrali, II. Dünya Savaşı sırasında ciddi bir zarara uğrar. 1981 yılında restore edilen yapı, bu şekilde son haline kavuşur. Neo Rönesans Bazilikası olan katedral, Berlin’de bulunan en büyük kilise olma özelliğine sahiptir. 

Almanya’da yer alan Protestan kiliselerinin merkezi de burasıdır. Bugüne kadar içinde yaşayan bir piskopos olmaması, yapının tam anlamıyla bir katedral olarak değerlendirilmemesine neden olur. 

Aziz Petrus Bazilikası

Aziz Petrus Bazilikası, Roma’da bulunan en büyük dört bazilika arasında yer alması yönüyle ön plana çıkar. Vatikan’ı gezenlerin en fazla dikkatini çekecek ve en görkemli yapılardan biridir. Aynı zamanda Hristiyanlara ait en büyük yapı olması yönüyle de önemlidir. Aziz Petrus Kilisesi tam 60 bin kişiyi ağırlama kapasitesine sahiptir. Bu görkemli ve büyük yapı, yüz yıla aşkın bir sürede inşa edilmiştir. 

https://archi101.com/yapilar/aziz-petrus-bazilikasi/

Michelangelo, Aziz Petrus Kilisesi’ni bugünkü haline getiren mimardır. Her ne kadar Michelangelo’nun ömrü yapının tamamlandığını görmeye yetmese de yaptığı son çalışmalar kendinden sonraki mimarların işini kolaylaştırmıştır. Michelangelo, yapının mimarisini sadece kendi isteklerini uygulamak şartıyla kabul etmiştir. Aynı zamanda inancı gereği ve Tanrı sevgisi de bu yapıya mimarlık yapmasında etkili olmuştur. 

ST. Giles Katedrali

St. Giles Katedrali, İspanya’nın Edinburgh şehrinde bulunur. Görkemli yapısıyla dikkat çeken katedral, taç şeklinde olan bir çan kulesine sahiptir. Çan kulesi, taç görünümüyle turistlerin ilgisini çeker. Katedral genişliğiyle de ilgi çekicidir. Öyle ki Royal Mile Yolu’nun üçte biri kiliseyle kaplıdır. 

https://www.pinterest.ca/pin/239816748893440535/

St. Giles Kilisesi, 14. Yüzyılın bitimine yakın inşa edilir. Ancak yapıda meydana gelen yıpranmalar nedeniyle 19. Yüzyılda restorasyon yapılmıştır. Katedralin önemli bir özelliği de İskoçya’da Hristiyanlığın merkezi olmasıdır. 

Katedralin pencerelerinde İncil’de geçen hikâyeleri canlandıran vitraylar bulunur. Sıralı olarak pencerelere baktığınızda hikâyenin tamamını görebilirsiniz. Katedral dinler tarihi açısından da önemli bir yere sahiptir. İskoçya’da Martin Luther ile eşdeğer tutulan John Knox, reforma ilişkin vaazını bu katedralde vermiştir. Bunun yanı sıra Presbiteryenlik’in yayılması da bu katedralde başlar. 

Kurtuba Cami

Kurtuba Cami, İspanya’da bulunan bazilika türü yapılardan biridir. 600’lü yıllarda inşa edilen katedral, 786-1146 yılları arasında camiye dönüştürülür. Sonrasında ise tekrar kiliseye çevrilir. Kurtuba şehri Endülüs Emevi Devleti’nin başkenti olduğu için birçok camiye ev sahipliği yapar. 

Bunların arasında, görkemi ve ihtişamıyla öne çıkan Kurtuba Cami’dir. Bu görkem ve ihtişam yapının Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer almasını sağlar. Kurtuba Cami farklı dönemlerden izlere sahiptir. Roma, Hristiyan ve Arap mimarisinden izler taşıyan cami, görülmeye değerdir. 

https://www.ensonhaber.com/dunya/papanin-ayasofya-aciklamasi-kurtuba-camiini-hatirlatti

Cami içinde bulunan sütun sayısı 1293’tür. Özellikle oymalı mermer mihrap kısmı bugüne kadar görülmemiş bir güzelliğe sahiptir. Minver kısmı ise fildişi parçaları ve değerli taşlardan oluşur. İlk yapıldığında daha az genişliğe sahip olan cami, farklı hükümdarlar döneminde yeni eklentilerle genişletilir. Eklemeler arasında sahın ve kemerler de vardır. 

The Church of Our Lady

https://whichmuseum.co.uk/museum/museum-of-the-church-of-our-lady-bruges-1404

The Church of Our Lady Belçika’nın Brüj şehrinde bulunur. 13. Ve 15. Yüzyıl arasında inşa edilen kilise, dünyanın en uzun tuğladan yapılan kuleleri arasında ikinci sıradadır. Kilisede apsis kısmının yakınında bir heykel yer alır. Bu heykel Michelangelo tarafından yapılmıştır. Heykelin ismi Madonna ve Çocuğu’dur. The Church Of Lady, tarihi en eskilere dayanan Gotik kilisesidir. 

Almuneda Katedrali

Almuneda Katedrali, İspanya’nın Madrid şehrinde bulunur. Roma Katolik katedrali olma özelliğine sahip olan yapı, bir yönetim merkezi olması yönüyle de öne çıkar. Madrid başpsikoposluğu, Almuneda Katedrali’nden yönetilir. Katedral, neo-gotik bir mimariye sahip olarak inşa edilmiştir. 

https://ogotours.com/almudena-cathedral-madrid/

Almuneda Katedrali’nde 5000 borulu organ bulunur. Aynı zamanda büyük boy gotik sunak da katedralde yer alır. Katedralde sanatsal çizimler, figürler özellikle sanat tarihi meraklılarının ilgisini çekecek yapıdadır. Almuneda Katedrali, Papa tarafından kutsanan ilk İspanyol kilisesi olma özelliğine de sahiptir. Katedralde heykeller, çan kulesi ve müze mevcuttur. 

TÜRKİYE’DEKİ BAZİLİKALAR HANGİLERİDİR ?

Türkiye’deki bazilikalar en az yurt dışındakiler kadar değerlidir. Hem tarihi hem de dini anlamda oldukça değerli olan bazilika tarzı yapılar, Türkiye’nin farklı şehirlerindedir. Bizans İmparatorluğu’nun uzun yıllar Anadolu topraklarında hüküm sürmesi nedeniyle Türkiye’de o dönemlerden kalma yapılara sık sık rastlanır. 

İstanbul’un Fethi’nden sonraki süreçte bazı kiliseler cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak Osmanlı genel olarak inançlara saygılı bir politika izlediği için açık kalan kiliseler de vardır. Bazilikalar arasında en bilineni Ayasofya Cami’dir. Aya İrini Kilisesi ise bir diğer meşhur bazilika planlı yapıdır. 

Ayasofya Cami

İstanbul’da bulunan Ayasofya Cami’nin inşası 532-537 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Kilise olarak inşa edilen yapının bazilika planlı patrik katedrali olduğunu söylemek mümkündür. Camiye dönüşmesi ise İstanbul’un Fethi’nden sonradır. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’nın cami olarak kullanılmasını emretmiştir.

1934 yılına gelindiğinde ise Ayasofya, müzeye çevrilmiştir. Kalıntıların keşfedilmesi amacıyla aynı dönemde kazı çalışmalarına da başlanmıştır. 2020 yılında tekrar cami olan Ayasofya; kubbe yapısı, taşıyıcı kolonları ve diğer özellikleriyle bir mimari harikasıdır. Hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar açısından değerli olan Ayasofya, Türkiye turizmi açısından önemli bir yere sahiptir. 

https://www.posta.com.tr/kultur-sanat/ayasofya-hikayesi-ve-tarihi-ayasofya-camii-hakkinda-bilgiler-2344455

Ayasofya, inşa süreçte kullanılan parçalar açısından da ayrı bir yere sahiptir. Ayasofya’nın yapımında kullanılan parçalar, tapınaklardan ve diğer eski yapılardan sökülmüştür. İstanbul’un Fethi’nin ardından kilisenin mozaiklerinde bulunan insan tasvirlerinin, İslam dinine uygun olmadığı için üzeri kapatılmıştır. Bu durum bile İslamiyet’in hoşgörüsünü gösterir. Mozaikler tahrip edilmediği için günümüze kadar yapısını korumaya devam edebilmiştir. 

Ayasofya, Mimar Sinan tarafından bakım ve onarıma tabi tutulmuştur. Daha önce çok defa çöken ve zarar gören yapı, Mimar Sinan’ın çalışmalarından sonra en büyük depremlerde bile ayakta durmayı başarmıştır. 

Alahan Manastırı

Alahan Manastırı, Mersin-Karaman yolunda bulunan Geçimli Köyü’ne yakın bir konumdadır. Oldukça yüksek bir konumda bulunan manastır, Hristiyanlığın ilk yayılma döneminde önemli bir yere sahiptir. Hristiyan olmanın cezalandırıldığı bir dönemde, insanlar yöneticilerden korkarak dağlara kaçmıştır. 

https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/mersinin-ayasofyasi-alahan-manastiri/1219543

Alahan Manastırı, St. Paul ve Barnabas’ın Hristiyanlığı yayma sürecinde yapılan bir yerdir. Paul ve Barnabas’ın tebliğ dönemlerinde her gittikleri yerde adlarına mabetler yapılmıştır. Alahan Manastırı da bu şekilde inşa edilmiştir. Manastır mimari yönden Ayasofya’yı andırır. Manastır’da kesiş odacıkları, mezarlar vardır.

Demre Aziz Nikolaos Kilisesi

https://kekovatekneturu.com/blog/noel-baba-muzesi/

Demre Aziz Nikolaos Kilisesi, Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolaos’un adına yapılmıştır. Kilisenin duvarları Aziz Nikolaos’un mucizeleriyle doludur. Noel Baba’nın mezarının burada olduğuna inanılır. Çocuk ve denizcileri koruduğuna inanılan Aziz Nikolaos’un kemiklerinin, Haçlı Seferleri sırasında çalınarak Bari Bazilikası’na gömüldüğü iddia edilir. 

Aya İrini Kilisesi

https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/istanbul/gezilecekyer/aya-rini-kilisesi-muzesi

Aya İrini Kilisesi, İstanbul’da bulunan bir eserdir. Topkapı Sarayı’nın avlusunda bulunan bu Bizans kilisesi, camiye çevrilmemiştir. Tüm Bizans kiliseleri camiye çevrilirken Aya İrini için böyle bir durum söz konusu olmamıştır. Kilise çok eski bir tarihe sahiptir. 4.yüzyılın başında inşa edilen Aya İrini, 532 yılında yanmıştır.

Aya İrini Kilisesi, bir dönem silah ambarı ve cephane olarak kullanılmıştır. Osmanlı Dönemi’nde Aya İrini ile ilk müze faaliyetlerine başlanır. Birçok eser burada toplanarak sergilenir. 1973 yılından itibaren ise Aya İrini, sanatsal çalışmaların yapıldığı bir yer haline gelir. 

Kilisenin haçlı apsisi ve kubbesi oldukça etkileyicidir. Hemen Ayasofya’nın arkasında bulunması turistlerin aynı anda birden fazla yapıyı kolayca görmesini sağlar. Bazilika planlı bu iki yapıyı kıyaslayarak inceleyebilirsiniz.