
Roma Sanatı ve Mimarisi
Romulus ve Romus efsanesine göre M.Ö. 753’te kurulan Roma, uzun yıllar Etrüsk kralı tarafından yönetilmiştir. Romalılar'ın Yunanistan’ı M.Ö. 214 yılında fethetmesiyle birlikte Yunan sanatı Romalıların eline geçmiştir. Romalıların bu sanat anlayışını benimsemeleriyle birlikte heykelleri, resimleri ve mimariyi başarılı bir şekilde uygulamaya başlamışlardır. Roma sanatı o yüzden Yunan sanatının devamı olarak görülebilir.
Roma Sanatı
Romalılar büst konusunda iyilerdi, yaptıkları büstlerde insan yüzünü gerçekçi bir şekilde ortaya koymuşlar ve büstlerde imparatorun, ailesinin, askerlerin, devlet adamlarının portreleri yapılmıştır. Romalıların yaptıkları heykellerin konusu Yunan heykellerinin taklididir ve Yunan mitolojisinin kopyasıdır. Bu yüzden heykelcikte çok ileri seviyeye ulaşmamışlardır. Romalılar Yunan resim sanatını alıp kendi tarzlarına uygun biçimde değiştirmişler ve geliştirmişlerdir. Roma resim sanatının örnekleri olarak günümüze ancak duvar resimleri ve mozaikler gelmiştir. Romalıların ahşap pano üzerine tablo yaptıkları da bilinir ama günümüze örnek ulaşmamıştır. Duvar resimleri ve mozaiklerde işlenen konuların genellikle gerçekçi bir şekilde işlendiği görülmüştür. Roma resimlerinde figürlü panolar, figürlü ve figürsüz manzaralar, natürmortlar ve portreler yer alıyordu. Romalı ressamlar çizim uygulanışları, teknikleri ve perspektif açısından gelişmişlerdi.
Roma Mimarisi
Roma sanatının en çok gelişme gösterdiği alan mimaridir. Romalılar fethettikleri yerlerde kendilerine özgü şehir planlamacılığı ve yapı tipleri geliştirmişlerdir. Kemerler, kubbe ve tonozlarla mekanların üstünü örtmüşler ve böylece daha büyük yapılar meydana getirmişlerdir. Bu yapılar arasında tapınaklar, tiyatrolar, amfitiyatrolar, forumlar, stadyumlar, su kemerleri, hamamlar, bazilikalar, kütüphaneler ve zafer takları yer alır. Roma kentlerinde mimari yapılar arasında saray, villa, yüksek katlı ya da tek kat evler göze çarpar. Saraylar tören odaları, oturma odaları ve bahçeden oluşur, evler üzeri örtülü ortası delik bir tavan ve tam altında havuz bulunan avluya sahip yapılardı. Kentlerin merkezinde yer alan ve çevresi bazilika gibi önemli kamu binalarıyla kuşatılmış olan forumlar Yunanlılardaki agoraların işlevini yerine getirmiştir. Bazilikalar ticari faaliyetlerin yanı sıra davaların görüldüğü, resmî ve genel toplantıların yapıldığı yerlerdir. Roma tapınaklar ı planları bakımından Yunan tapınaklarına benzese de bazı farklılıklar vardı. Roma tapınaklarında kare şeklindeki kutsal iç mekan genellikle üç bölüme ayrılmıştır ve sadece ön cephesinde sütun sırası yer alır. Yunan ise tapınaklarında kutsal iç mekan dikdörtgen biçimindedir ve dört yerinden sütun sıraları ile çevrelenmiş şekilde yapılır.
Roma tiyatroları aynı Yunan tiyatrolarına benzer, sahne binası yarım daire şeklinde, bir meydan ve oturma alanlarından oluşmaktadır. Tiyatro planından geliştirilmiş olan amfitiyatrolar iki yarım daire şeklindeki tiyatronun birleştirilmesiyle yapılmıştır. Gimnazyum, içinde spor alanları olan, hamam ve çeşitli sosyal faaliyet gerçekleştirmek için yapılmış olan yerdir. Gladyatör oyunları ve araba yarışları circuslarda yapılırdı. Roma’da hamamlar sadece temizlenmek için değil uyumak, dinlenmek, okumak, sohbet etmek ve sportif faaliyetler yapmak içinde kullanılırdı. Romalılar şehrin su ihtiyacını karşılamak için su kemerleri kullanıyorlardı. Çok sayıda su kemerleri ve su yolları inşa ettiler. Ana caddeye ya da forumlara yapılan zafer takları senato, imparatorlar, komutanlar veya eyaletlerdeki halk tarafından askeri başarıların anısına inşa edilen anıtlardı.
KAYNAKÇA
Kaynak Kitaplar
1- Hodge, Susie, Sanatın Kısa Öyküsü, İstanbul 2018
2-Winckelmann, J. Joachim, Antik Çağ Sanat Tarihi, İstanbul 2017
3- Gombrich, Ernst, Sanatın Öyküsü