
Keça Kurdan û Ax (Kürt Kızı ve Toprak)
Ey keça kurdan
Ey benim xezalımın
Neylersin uzak diyarlarda
Kederli çocukların arasında
Kucak dolusu hasret benden sana
Seni anarım her vakit duyar mısın
Gözlerim seni arar her gece
Üzerimden kayıp giden
O karanlık gökyüzünde
Bir ışıltı belki bir yıldız
Anımsatır bana gülen gamzeni
Sorarsan eğer beni
Nadasa bırakılmış toprak gibiyim
Mutlu ve mesut idim
Nice mahsuller verdim
Nice anılar biriktirdim
Acısıyla tatlısıyla bir harman geçirdim
Tıpkı Şark'ın yalnız çocuğu Harran gibi
Ardından kara bir kış dayandı kapıma
En savunmasız en beklemediğim anda
Kırdı geçirdi beni
Elimde avucumda ne varsa aldı benden
Kuruttu gönlümün en yeşil en çiçekli bahçelerini
Hiçbir zaman bilemedim neden
Neden bıraktın beni öylece
Neden ekmedin beni yeni bir bahar için yine
Sonra rüzgar esti üzerimden
Toz toprak uçtu çatlak bedenimden
Bilmem kaç damla yaş boşandı
Halime acıyan pınarlardan
Hepsi de kifayetsiz kaldı
Açamadım bir daha papatya
Gerçi istemez benim xwedi
Sevmezmiş bukette çiçekleri
Bağrımdan kopardım verdim de
Yine de kabul etmedi
Gelgelelim n’oldu benim hâlıma
Pek çok rivayet dolandı ortada
Dediler daha güzel çiçekler açacak önümüz bahara
Onun için bırakılırmış toprak nadasa
Hiç sormadılar ki bana
İster miyim bir başka bahar daha
Benim teni buğday saçı yaz güneşi
Keça min a kurdan oldukça
Şimdilerde üzerimde bir yığın kar
Ve teni esmer sesi yanık bir çocuk var
Öylece oturmuş bir ağıt yakar
Sanki benimle dertleşir gibi
Acıklı ve narin sözlerle bezeli
Belki bir umut bir ihtimal diye
Bekliyor bir kayanın üzerinde
Kışın ardından gelen baharı
Dağların ardındaki hayatı
Ve ben
Sen geçip gitsen de üzerimden
Kırmış olsan da ağacımızın dalını
Kurutmuş olsan da gönül bağımı
Bilmesen de neler çektiğimi
Asla unutmayacağım
O eski güzel “Ezgi”yi
Murathan Çalışkan 22⁰³
^Mülaki^