Bir devrin sonu: Divan Edebiyatı

Bir devrin sonu: Divan Edebiyatı

Bâkî’den  Fuzûlî’ye Nedim’den Nef'î’ye sayısız eserlerin, aruzların cenneti, her bir dizesi sanat kokan Divan Edebiyatı..  

Divan edebiyatı, Osmanlı İmparatorluğu'nda yazılmış olan edebi eserlerin tümünü kapsayan bir kavramdır. Bu tür edebi eserler, genellikle şiirler, gazel, rubailer, mesneviler ve fıkralar olmak üzere çeşitli türleri içerir. Çok geniş bir dönemde yazılmıştır. Bu dönem, M.S. 14. yüzyıldan M.S. 19. yüzyılın ortalarına kadar uzanmaktadır.  Osmanlı İmparatorluğu'nda yazılmış olan çok sayıda edebi eserin bulunduğu bir kütüphanedir. Divan edebiyatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini ve kültürünü yansıtan önemli bir kaynaktır ve bu nedenle de günümüzde de ilgi çekmeye devam etmektedir. 

 

Divan Edebiyatı Özellikleri  

 

 Divan edebiyatı, özellikleri bakımından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Aşağıda, divan edebiyatının özelliklerinden bazılarını sıralayabiliriz: 

 
 

Dil: Divan edebiyatı, Osmanlı Türkçesi kullanılarak yazılmıştır. Bu dil, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini kapsayan çok geniş bir dönemde kullanılmıştır ve bu nedenle de zaman içinde değişiklikler göstermiştir. 

Ölçü: Divan edebiyatında, çeşitli ölçüler kullanılır. Bu ölçüler, genellikle hece, aruz ve mesrur ölçüleridir. Bu ölçüler, divan edebiyatı şiirlerinin ritmini ve düzenini belirler. 

Tema: Divan edebiyatında, çeşitli temalar ele alınır. Bu temalar, genellikle aşk, savaş, doğa, tarih ve mitolojik konular olmak üzere çeşitli türleri içerir. 

Stil: Divan edebiyatında, çeşitli stil ve tarzlar kullanılır. Bu stil ve tarzlar, genellikle klasik Türk edebiyatından etkilenir ve bu nedenle de özellikle aşk şiirlerinde yoğun bir şekilde kullanılır. 

Anlatım: Divan edebiyatında, çeşitli anlatım teknikleri kullanılır. Bu anlatım teknikleri, genellikle Türk edebiyatında sıkça kullanılan imgeler, benzetmeler, alegorik ifadeler ve metaforlar gibi yöntemlerdir. Bu teknikler, divan edebiyatı eserlerinin anlatımını zenginleştirir ve daha etkili hale getirir. 

Kaynaklar: Divan edebiyatında, çeşitli kaynaklardan yararlanılır. Bu kaynaklar, genellikle klasik Türk edebiyatından etkilenir ve bu nedenle de özellikle aşk şiirlerinde yoğun bir şekilde kullanılır. Divan edebiyatında, ayrıca İslâm kültürü ve mitolojisinden de yararlanılır. 

Tarihi ve Kültürel Yansımalar: Divan edebiyatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini ve kültürünü yansıtan önemli bir kaynaktır ve bu nedenle de tarihi ve kültürel yansımalar içerir. Bu yansımalar, genellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi, kültürü, sanatı ve mitolojisi gibi konuları ele alır. 

Eserler: Divan edebiyatı, çok sayıda edebi eser içerir. Bu eserler, genellikle şiirler, gazel, rubailer, mesneviler ve fıkralar olmak üzere çeşitli türleri içerir. 

 

 

Vakti zamanında cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman da divan şairliği yapmış biriydi. ‘’Muhibbi’’ mahlasıyla güzeller güzeli sevdiği Hürrem için yazmıştı bu süslü dizeleri :  

‘’Celîs-i halvetim, varım, habîbim mâh-ı tâbânım  
Enîsim, mahremim, varım, güzeller şâhı sultânım  

Hayatım hâsılım, ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim  
Bahârım, behçetim, rûzum, nigârım verd-i handânım  

Neşâtım, işretim, bezmim, çerâğim, neyyirim, şem'im  
Turuncu u nâr u nârencim, benim şem'-i şebistânım  

Nebâtım, sükkerim, gencim, cihân içinde bî-rencim  
Azîzim, Yüsuf`um varım, gönül Mısr'ındaki hânım  

Stanbûlum, Karaman'ım, diyâr-ı milket-i Rüm'um  
Bedehşân'ım ve Kıpçağım ve Bağdâd'ım, Horasânım  

Saçı mârım, kaşı yayım, gözü pür fitne, bîmârım  
Ölürsem boynuna kanım, meded hey nâ-müselmânım  

Kapında, çünki meddâhım, seni medh ederim dâim  
Yürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi'yim, hoş halim!’’  

(Birlikte olduğum, sahip olduğum, sevgilim, parıldayan ayım,  
Can dostum, en yakınım, layığım, güzellerin şahı sultanım.   

Hayatım, yaşama sebebim, ömrüm, kevser şarabım, Cennet'im  
Baharım, sevincim, gündüzüm, güzel yüzlü sevgilim, gülen gülüm.  

Sevinç kaynağım, eğlencem, meclisim, kandilim, güneşim, mum ışığım  
Turuncum, narım, portakalım, benim harem ışığım.  

Çiçeğim, şekerim, gencim, dünya içinde el değmemişim  
Azizim, Yusuf'um, varım, gönlümün Mısır'ındaki sultanım.  

İstanbul'um, Karaman'ım, Rum mülkü diyarım  
Bedehşân'ım ve Kıpçağım ve Bağdad'ım, Horasan'ım.   

Dalgalı saçlım, yay kaşlım, gözü baştan çıkaranım hastayım  
Ölürsem vebali senin boynuna, medet et hey gayrimüslimim.  

Çünkü kapında meddahım, her daim seni överim  
Yüreği gam dolu, gözü yaş dolu Muhibbiyim, hoş halim!) 

 

Aynı dönem yaşamış olan şairlerden biri de Taşlıcalı Yahya. Ve şüphesiz en önemli eseri olan ‘’ Şehzade Mustafa Mersiyesi’’ . Kanuni’nin oğlu Mustafa’yı katletmesinin ardından yazdığı , kulaklardan silinmeyecek o dizeleri : 

‘’ Meded meded bu cihanım yıkıldı bir yanı 
Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hânı 

 Meded, meded! Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı.  

Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han'ı yakaladılar ve boğdular. 

 Tohındı mihr-i cemâli bozuldı erkânı 
Vebale koydılar âl ile Al-i Osmânı 

Onun güneş gibi parlak olan yüzü battı ve maîyeti bozuldu. 

 Osmanoğullarını hîle ile günaha soktular. 

Geçerler idi geçende o merd-i meydânı 
Felek o canibe döndürdi şâh-ı devrânı’’ 

(…) 

Sena Demir

Ben Sena Demir , 21 yaşında olup 23 Nisan 2001 Nevşehir doğumluyum. Ankara Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü 3.sınıf öğrencisiyim. Yazma merakım çok eskilere dayansa da ''ben bu işi yapacağım !'' kararını vermem son üç senedir süregelmekte. İlk önce Eecstatic Yayınevinde her ay çıkan sanat kitaplarında şiirlerim yayımlanmaya başladı. Daha sonra Artependium ailesi ile tanıştım. Şu an burada gerçekten yapmak istediğim şeyi yapıyorum. Edebiyat alanında siz değerli okurlarımız için içerik üretiyorum. Kalemim ve ben büyük bir aşk ve hevesle burada olmaya devam edeceğiz. Takipte kalın!