
Arsızlık Üzerine
Ar kavramı kelime itibariyle kısacık bir sözcük olarak gözükse de anlam itibariyle kişinin yaşadığı hayatın temellerini oluşturması gereken koskocaman bir manayı ifade etmektedir. Ar kelimesi; utanma, doyum, namus gibi birçok kelimeyi de içine alan geniş bir tanımdır. Arsızlık ise bu tanımlardan yola çıkarak utanmazlık, doyumsuzluk ve namussuzluk gibi kişide olmasının hiç hoş karşılanmayacağı tanımlamaları içerir. Utanması olmayan, omurgasız olan her insan aynı zamanda arsızdır da. Bizler bu insanların çevremizdeki varlıklarından kimi zaman bihaber vaziyette olağan yaşamımızı sürdürmeye çalışırız. Fakat siz her ne kadar bu arsız insanlardan uzak durmaya çalışsanız da arsızlıkların verdiği yetkiye dayanarak kendileri sizin etrafınızdan eksik olmazlar. Yeri gelir yüzsüzlük satarlar, yeri gelir doyumsuzluklarına doyum ararlar. Arsızlığın içinde barındırdığı tüm sevimsiz kavramları kullanmayı kendilerinde hak görürler. Arsız insanlar geçmişlerine bakıldığında muhtemelen aileleri, arkadaşları ya da kendilerine seçtikleri hayat arkadaşları tarafından insan yerine dahi konulmamışlardır ve bu yok sayılmalarının ile kullanılmışlıklarının sancılarını derinden hissederler. Bu sancıları hafifletmek ve kıvranan ruhlarını bir nebze olsun huzura erdirmek için hayasızca çırpınır dururlar. Bu vaziyet-i hal içinde geçmişin biriktirdiği yaralarına pansuman, bitip tükenmeyen pişmanlık ve acılarına şifa ararlar.
Arsız insanlar aynı zamanda narsisittirler de. Narsisizm halk arasında kendini beğenen, kendine aşırı anlamlar yükleyen kişiler olarak bilinse de öz itibariyle kendileriyle asla barışık olamayan insanları ifade eden bir olgu, bir psikolojik rahatsızlık türüdür. Bu hastalıktan muzdarip olan kişiler; herkesin kendileriyle empati yapmasını bekler fakat kendilerinin başkalarının ruh halini düşünmeye asla vakitleri de niyetleri de olmaz. Bu insanlar narsisitliğinin de getirmiş olduğu yüzsüzlükleriyle hayatları boyunca asla ikili ilişkilerinde yalnız kalmak istemezler. Karşı cinsin kendilerine göstermiş olduğu sahte ilgiyle kendilerini mutlu hissederler fakat doyumsuzluklarının getirmiş olduğu özellikleriyle de asla birine sadık olup tek bir kişi ile ilişki yürütemezler. Sahte dünyalarında doyumsuzluklarıyla süsledikleri sahte hayatlarını yaşarlar. Yer yer pişmanlıklar da yaşarlar fakat asla bu pişmanlıkları bir defaya mahsus değildir. Çünkü arsızlık kavramı içinde pişmanlık duygusunu asla tam olarak barındırmayan bir olgudur. Çünkü narsisist ve arsız olan her insan pişmanlık duyguları ile de kolay kolay yüzleşemezler. Bu pişmanlık duygusunun verdiği yükün altından kalkamayacaklarına kendilerini inandırmışlardır ve bu sebeple de pişman olsalar da pişman olmamış gibi davranmaya devam ederler. Aslında çokça pişman olurlar fakat kaçındıkları bir gerçek vardır ki çokça pişman olan aslında hiç pişman olmamıştır. Arsız ve narsisist insanlar farkında olmadıkları bir hapishanede ömür boyu yaşamaya mahkumdurlar. Yani aslında bu iki olgu bir hastalık değil, bir dramdır. Bu kişiler aynı zamanda yaşadıkları çoklu ilişkileri de yine arsızlıklarının getirdiği özellikler ile birleştirerek kendilerine haklılık kapılarını hep açık bırakırlar. Yalnızlık Allah’a mahsustur söyleminin arkasına sığınsalar da unuttukları bir şey vardır. ‘’ Evet, yalnızlık Allah’a mahsustur ama arsızlık ise bazı kullarına…’’
Tekrar görüşmek üzere. Hoşça kalın.