
Yeraltından Notlar
Yaşadığı çağa ayak uyduramayanların, varoluşçu bir felsefe ile varlığını sorgulayanların, bireysel çıkarların toplumsal menfaatlere neden olacağı yalanına inanmayanların, toplumla iç içe yaşamakta zorlananların, kendi iç dünyasında ve zihninde var ettiği hayaller ile yaşayanların, gerçek dünyadan kendini soyutlayanların, bu soyutlamanın getirdiği derin iç çatışmaları yaşayanların, toplumsal kaçış ve kayboluşlarının arasında yine topluma karışabilme isteği duyanların romanıdır yeraltından notlar. Bir Dostoyevski klasiğidir aynı zamanda. Bir yeraltı adamının iç hezeyanlarını, içsel ve düşsel çatışmalarını itiraflarını, hayıflanmalarını, pişmanlıklarını kısacası iç dünyasını en etkileyici bir şekilde monolog halinde sunar okurlarına Fyodor Dostoyevski. Bu kitapta Dostoyevski bireyin iç dünyasında yaşadığı çelişkileri normalleştirir ve toplumun kabul ettiği ve sadece toplumsal kabuller barındırdığı için doğru addedilen genel kanı ve görüşleri tersine çevirecek önermelerde bulunur. Ucuz bir mutluluk ile bizi yüceltip bize katma değer katan acılarımız üzerine derin sorgulamalar yaparken okuyucuyu da bu monologları ile düşünce evreninin içine almayı başarır.
Dostoyevski bu romanıyla psikolojik ve sosyolojik temelli romanlarından varoluşsal sorgulamalarının olduğu eserlere geçiş yapmıştır. Yeraltında notlar iki bölümden oluşmakla birlikte ilk bölümde yeraltı adamı okuyuculara nihilist görüşlerini, acı çekmenin erdemlerini, ahlaki dalgalanmalarını, eylemsizlik üzerine düşüncelerini ve itiraf niteliğindeki görüşlerini sunar. İkinci bölümde ise bu düşüncelerinin hayatında nasıl karşılık bulduğunu görürüz. Kitapta yeraltı adamının kendini toplumdan izole edişinin yanında, mutlak bir özgürlük ve bağımsız bir irade arzusu anlatılırken diğer taraftan da yaşadığı ve bir türlü içine dahil olamadığı toplumla ve dış dünyayla bağlantı kurma arzusu eşsiz bir üslup ile okuyuculara sunulur.
Dostoyevski’nin bu eseri aynı zamanda bilimsel devrimler ve modern devletin oluşmasıyla başlayan tektipleşmeye karşı bir manifesto niteliğindedir. Toksik bir çağda yaşadığını ve buna maruz kaldığını düşünen yeraltı adamı bir türlü çevresine uyum sağlayamaz. Toplumdaki insanlarla ortak bir nokta bulabilmek adına insanlara duyduğu nefretten aldığı güçle birlikte kaba olmayı dener. Fakat kaba olamayacak kadar özgüvensiz biridir o. Bu gerçeğin farkına vardığında ise kendinden utanır ve nefret eder, toplumdan ve çağdan daha da uzaklaşır. 40 senelik ömrüne şöyle dönüp bakıldığında aslında sürekli Araftadır. Ne cenneti haketmiş, ne cehenneme girebilmiştir. Kendi kelimeleri ile ne kötü ne iyi, ne alçak ne namuslu, ne kahraman ne de haşere olabilmiştir, herhangi bir şey olmayı becerememiş, var olamamıştır. Ayrıca yeraltı adamına göre her şeyi anlamak ve farkındalık bir hastalık, cehalet ise erdemdir. Kitap aslında tamamıyla bu fikir üzerine kuruludur. Onu dibe götüren de bu her şeyi anlama hastalığıdır. Anladıkça ve bildikçe daha çok derinlere batar. Sığındığı yeraltı dünyasında sıkışıp kalır ve bir fare gibi hisseder, hemen hemen her konuda kendini küçümsemeye başlar.
Tüm bu yönleriyle ele alındığında okuduğum ve üzerine yazma fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissettiğim bir kitaptır Yeraltından Notlar. Ve şu da bir gerçektir ki; sözcüklerle ve eylemleriyle ifade edemese de herkesin bir yeraltısı vardır aslında, dışa vurulmayı bekler özgürce ve sessizce…